Lösemili Hastalar Sağlık Eğitim ve Medikal Araştırma Derneği (LÖSEMA) Kurucu Lideri Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, dernek tarafından Çankaya ilçesindeki bir restoranda 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası münasebetiyle düzenlenen iftar programında yaptığı açıklamada, organ yahut dokudaki hücrelerin olağandışı çoğalması sonucunda ortaya çıkan kanserin, tüm dünyada kıymetli bir sağlık sorunu olduğuna dikkati çekti.
Yılda yaklaşık 15 milyon bireye kanser tanısı konulduğunu ve bunlardan 9 milyonunun hayatını kaybettiğini söyleyen Altuntaş, “Ülkelere nazaran değişmekle birlikte 2030-2050 yıllarında kanserlerin yüzde 30 ile yüzde 70 ortasında artacağı kestirim ediliyor” sözünü kullandı.
Altuntaş, kanser hastalığının artmasının önlenebileceğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
“Kanserin önlenebilir risk faktörlerinin başında tütün ve tütün eserlerini kullanmak ve tütün dumanına maruz kalmak geliyor. Bunun yanı sıra alkol içmek, güneş ışınlarına korunmaksızın uzun mühlet maruz kalmak, fazla kilolu yahut obez olmak, hareketsiz hayat ve istikrarsız beslenme şekli da kanserin risk faktörleri ortasındadır. Şayet sigara kullanmaz, alkol içmez, güneş ışınlarından denetimli faydalanır, nizamlı idman yapar ve istikrarlı beslenirsek kanserleri yüzde 30-50 oranında azaltabiliriz.”
“KANSER TEDAVİSİNDEKİ MUVAFFAKİYETLER YÜZDE 70’LERE KADAR ÇIKTI”
Sağlık Bakanlığınca fiyatsız olarak ulusal kanser tarama programları yürütüldüğüne işaret eden Altuntaş, “Erken teşhis ile göğüs kanserlerinde mevti yüzde 30 oranında azaltmak mümkün. Rahim ağzı kanserlerinde uzun periyot sağ kalımı yüzde 80 oranında artırmak mümkün. Erken teşhis yalnızca bu iki kanserde değil birçok kanserde de sağ kalımın uzamasını sağlıyor” dedi.
Altuntaş, kanserde tedavi muvaffakiyetinin son yıllarda besbelli arttığını söyleyerek, “Tıpta ve teknolojideki gelişmelerle birlikte kanser tedavisindeki muvaffakiyetler yüzde 70’lere kadar çıktı. Bundan 20-30 yıl öncesiyle kıyasladığımızda kanserlerde sağ kalım yüzde 20-30 oranında uzamıştır” sözlerini kullandı.
“NAKİLLERİN YÜZDE 46’SI TÜRKÖK’TEN”
Hematolojik kanserlerin tedavisinde kıymetli seçeneklerden birinin kök hücre nakilleri olduğuna işaret eden Altuntaş, “Ülkemizde geçen yıl yaklaşık 100 merkezde 4 bin 900 civarında kök hücre nakli gerçekleştirildi. Sayısal olarak bakıldığında Avrupa’nın ve dünyanın gelişmiş ülkelerinin gıptayla bakacağı bir ülke pozisyonundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Altuntaş, geçen yıl gerçekleştirilen 4 bin 900 naklin, 2 bin 500’ünün insanın kendi bedeninden hücrelerin kullanıldığı (otolog), 2 bin 400’ünün de öteki bir vericiden alınan hücrelerin kullanıldığı (allojenik) nakil olduğunu kaydetti.
Kök hücre nakli bekleyen hastaların birçoğuna, Türkiye Kök Hücre Uyum Merkezi (TÜRKÖK) sayesinde uygun istekli vericiler bulunduğuna işaret eden Altuntaş, “TÜRKÖK aracılığıyla 2021 yılında 1100 civarında nakil süreci gerçekleştirildi. Allojenik nakillerin yüzde 46’sı TÜRKÖK aracılığıyla gerçekleştirildi” bilgisini paylaştı.
Altuntaş, Kovid-19 salgınının büsbütün geride kalmadığına da dikkati çekerek, kanser hastalarının aşılarını vaktinde yaptırmaları ve eksik aşılarını tamamlamaları gerektiğini söyledi.
News
