Koronavirüs pandemisinin spora etkisi, başladığı günden bu yana bir fazla organizasyonun ertelenmesine, bazılarının tamamen iptal edilmesine sebep oldu. Tokyo’daki Yaz Olimpiyatları ile Avrupa Futbol Şampiyonası bir sonraki senenin yaz aylarına dek ötelendi. Wimbledon Tenis Turnuvası, ikinci dünya savaşı yıllarından sonra ilk kere organize edilmedi.
Pandeminin spor müsabakalarına en önemli etkilerinden bir tanesi tribünlerin boşalmasına yol açması oldu. Futbol, basketbol , voleybol ve daha bir fazla dalda abes tribünler önünde oynanan karşılaşmalar, alışıldık hale geldi. Spor müsabakalarına ilişkin yönetmelikler değişikliğe uğradı, süreci yönetebilmek adına sıhhat protokolleri oluşturuldu. Sağlık açısından ve ekonomik yönden tahribat yaşandı.
Ancak hiçbirisi Novak Djokovic’in korona salgınıyla bağlantılı başına gelenler kadar aka bir yankı uyandırmadı. Dünya 1 numarası olan tenisçinin, salgına karşı koruma sağlayan aşıyı vurulmama konusundaki inadı ve sonrasında yaşanan gelişmeler, herkesin olayları adeta ağzı aleni izlemesine sebep oldu. Teniste sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık için gittiği ülkeye alınmayıp hudut dışı edilmesi, eşi benzeri görülmemiş bir şeydi.
Avustralya Açık’ın son şampiyonu olan, bu senenin de en önemli favorisi olarak gösterilen, turnuvada boy göstermesi durumunda 21. rekor grand slam şampiyonluğu için raket sallayacak olan Djokovic, bundan mahrum kalacak ve onun yokluğunda kupayı kaldıran Rafael Nadal, 21’e ulaşarak tenis tarihinin en fazla Grand Slam kazanan erkek oyuncusu olacaktı.
Avustralya’da yaşananların Novak Djokovic için bir ders olduğu, bundan böyle pek çoklarınca mana verilemeyen tavrına son vererek ‘işine bakacağı’ düşünülse de öyle olmadı, Sırp tenisçi ısrarını sürdürdü. Ufukta yaklaşan aka turnuvalar varken ve kendisi gene biricik erkeklerde bunların en önemli favorisi konumundayken, gerekirse bunlardan da feragat edebileceğini söyleyerek dünyayı şaşkına çevirdi. Aşı karşıtı olmadığını ancak mecbur olarak aşı vurulmaya karşı olduğunu belirterek, kendisine bunun dayatılması durumunda sıradaki turnuvalara da katılmayacağını anlatım etti.
Evet.. Djokovic restini çekti… Ben kupa kaybederim fakat siz de dünyanın en iyi tenisçisini izlemekten mahrum kalırsınız diyor kısacası. Aşı karşıtı olmadığını da açıkladığından dolayı, görünüşe göre bireysel savaşını veriyor inatla sürdürdüğü tutumuyla. Çocukluğunda aşılarını aksatmadan yaptırmış birisi olduğu gerçeği bir yanda dururken, bir fazla kişinin ‘şunu da olsaydın da; bizi de bu kadar uğraştırmasaydın’ diyesi geliyordur herhalde.
Yaşadığı hayal kırıklığının ardından Djokovic, Birleşik Arap Emirlikleri’nde önümüzdeki günlerde yeniden maçlara çıkacak, Dubai Tenis Şampiyonası’nda mücadele edecek. Turnuva kurallarına göre bu turnuvada aşı şartı olmadığından oyuncunun katılımını da engelleyecek bir hal ortaya çıkmadı.
Djokovic’in geçtiğimiz günlerde BBC’ye verdiği röportaj, konunun yeniden ve daha güçlü bir şekilde gündeme gelmesine sebep oldu. Yıldız isim burada özetle aşı karşıtlığı hareketinin parçası olmadığını ve onunla anılmak istemediğini fakat bireysel tercih hakkını desteklediğini söyledi: “Her zaman vücuduna neyin gireceğine bireyin kendisinin karar vermesi özgürlüğünü savundum. Bedenim hakkında kendim karar vermek ilkesi benim için her türlü şampiyonluktan daha önemli. Zorla aşı olmaktansa turnuvalara katılmam. Bedeli bu ise, ödemeye hazırım.”
BBC röportajının ardından Sırp devlet televizyonu RTS’ye de konuşan Novak Djokovic “Kortlara döndüğümde eskisinden de iyi oynamama sebep olacak ilave sebepler oluştu bu süreçte. Turnuvalara katılımım, bunların düzenleneceği ülkelere de bağlı olacak. Ben aleni fikirli bir insanım ve hayatta her şeyin olası olduğuna inanırım. Süreç nereye evrilecek bakacağız fakat şu aşamada aşı olmamaya karar verdim” ifadelerini kullandı. Djokovic, Avustralya Açık finalinde Nadal’a kaybeden Daniil Medvedev’den, bu maçın ardından destek mesajı aldığını da açıkladı.
Djokovic’in İngiliz yayın kuruluşuna verdiği röportaj aka yankı uyandırırken, BBC Sağlık Muhabiri Fergus Walsh ise sporcunun buradaki sözlerini analiz eden bir değerlendirme yazısı kaleme aldı ve şunları söyledi:
“Dünya çapında 10 milyar Covid aşısı yapıldı ve şu anda aşağı yukarı yeryüzündeki her on kişiden altısı aşılı. Sayısız ömür kurtarıp, sayısız ağır hastalığı engellediler. Covid aşılarının deneme süreçlerine katılan ilim insanları ve bu aşılara tasdik veren merciler, emniyet konusunda hiçbir taviz verilmediğini söylüyor. Sağlık kurumları hafta hafta aşıların güvenliğini izlemeye devam ediyor. Novak Djokovic’in aşıya güvenmesi için daha ne gerekiyor?”
Novak Djokovic mevcut durumda, sıradaki aka turnuva olan Roland Garros’a katılamama riskiyle karşı karşıya. Ülkede şu lahza bazı mekanlara giriş aşı kartı zorunluluğuyla ilişkilendiriliyor. Ancak bu kurallar dönemsel olarak salgının gidişatına göre değişebildiği için turnuvanın oynanacağı mayıs son haftasına kadar durumun ne olacağını tahmin etmek kolay değil. Bir fazla Kovid-19 tedbirini geçtiğimiz günlerde kaldıran Fransa’da yaşanan gelişmeler her ne kadar turnuvanın sıhhat protokülünü bire bir etkilemeyebilecek olsa da, yıldız sporcunun umudunu artırmış olsa gerek. Çok riskli kapalı alanlara girişler dışında ülkedeki aşı zorunluluğunun mart sonuna kadar kaldırılması beklentisi hakim.
Djokovic de muhtemelen salgının hafiflemesiyle, getirilen zorunlulukların yumuşatılacağını ve bu şekilde aşı olmasına gerek kalmadan Roland Garros’ta yer alacağını düşünüyor olabilir. Wimbledon’da ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da aşı zorunluluğu bulunmuyor. Bu yüzden Sırp tenisçi Paris’i es geçmesi durumunda en fena ihtimalle son şampiyonu olduğu Londra’daki turnuva ile yeniden aka rekabetin içine girecek gibi görünüyor.
Dünyanın en fazla kazanan sporcuları arasında yer meydan Novak Djokovic, aşı konusundaki ısrarlı tutumu nedeniyle sadece sportif değil, ekonomik açıdan da aka bir kaybı göze almış durumda. Turnuvalardan kazanması muhtemel ödül paralarının yanı sıra, sponsorlarından doğacak olası zararlar da, kortlardan uzak kalması durumunda hanesine eksi olarak yazılacak. 2003’te profesyonel tenise adım atmasından bugüne sportif başarılarıyla kazandığı yekün paranın 150 milyon dolar dolaylarında olduğu, öbür gelirleriyle 220 milyon dolarlık bir kazancı olduğu hesaplanıyor. Sportif ödül paraları ve sponsorlukların da içinde olduğu sadece geçen yılki kazancı 38 milyon dolar olarak gösterilmişti.
Kovid aşısı olmayı reddeden Novak Djokovic’in, bir biyoteknoloji firmasının en aka ortağı olduğu geçen ay ortaya çıkmış, bu gelişme yaşanmakta olan sürece farklı bir ebat kazandırmıştı. Kovid-19 için tıbbi tedavi geliştirmeyi amaçlayan biyoteknoloji firması QuantBioRes’in %80 hissesini satın meydan yıldız ismin, pandemiyi sonlandırmak adına bir süredir kendince çalışmalar yaptığı belirlenmişti.
(Milliyet)
News
