Uzm. Dr. Halime Kol Uysal, doğum sonrası annede karşılaşılan durumun annelik hüznü, doğum sonrası depresyon, doğum sonrası psikoz olmak üzere en önemli üç başlık altında incelendiğini belirtti.
Annelik hüznü belirtilerinin doğum sonrası 3-5 günde ortaya çıktığını bildiren Uysal, 7-10 gün içerisinde tabiatıyla düzelme eğiliminde olduğunu aktardı.
Uysal, belirtilerinin olağan hudutta olan bir ıstırap, karamsarlık, mutsuzluk, zihin bulanıklığı, yorgunluk, bitkinlik yahut kaygı hali, kolay ve sık ağlama biçiminde olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
“Hasta ve ailesine bu durumun olağan olduğunu açıklamak, toplumsal takviye sistemlerini güçlendirmek çoklukla kâfi olmaktadır. Doğum sonrası depresyon ise, gebelik sürecinde ve doğumdan sonraki birinci 4-6 hafta içinde başlayabildiği üzere doğumdan sonraki 1 yıl içinde her hangi bir vakit diliminde de ortaya çıkabilir. Belirtileri major depresyon belirtilerine misal. En az iki hafta süren ilgi ve istek kaybına eşlik eden, iştah-uyku değişiklikleri, dikkati toplamada zorluk, bitkinlik, güç azlığı, değersizlik-suçluluk hisleri, intihar fikirleri mevcuttur.”
Annenin kendisiyle ve bebeğiyle gereğince ilgilenemediğini düşünmesi üzere ağır suçluluk duygusu yaşanabildiğini tabir eden Uysal, ayrıyeten bebeğe yabancılaşmanın da kelam konusu olabildiğini aktardı.
“MUTLU ANNE, KEYİFLİ BEBEKTİR”
Uzm. Dr. Uysal, annenin bilhassa sabahın birinci saatlerinde kendini daha berbat hissedebildiğini belirterek, “Devamlı ağlamaklı halde dolaşma, ömürden zevk alamama, uyuyamama yahut gün uzunluğu ahenge, kilo alımı yahut kaybı, içe kapanma, insanlardan uzaklaşma, şahsî bakımını ihmal etme üzere belirtiler görülebilir. Bireyin aile, iş ve toplumsal hayatını olumsuz etkileyerek hayat kalitesini düşürür. Bayanın yalnızca kendisini değil çocuğunu da ihmal etmesi kelam mevzusudur. Hastalık şiddeti fazla olan hastalarda intihar niyetleri, intihar teşebbüsleri, bebek bakımını aksatma ve hatta bebeğe ziyan verme davranışı olabilir.” açıklamasında bulundu.
Gebelik depresyonuna yer hazırlayan çeşitli risk faktörleri bulunduğunu aktaran Uysal, şunları kaydetti:
“Eş dayanağının olmaması, toplumsal dayanak azlığı, daima olumsuz istikamette düşünme eğilimi, geçmişinde büyük bir travma yaşama, istenmeyen gebelik, erken yaşta hamile kalma, evvelce depresyon hikayesinin olması, gebeliğine yönelik olumsuz hisler, vefat, ayrılık, boşanma üzere durumlar, çok çocuğun olması, zor-erken-travmatik doğum yapma, bebek kaybı, bebeğin ağır bakım muhtaçlığının olması yahut gelişim kusurunun olması, sosyoekonomik şartların yetersiz olması üzere nedenler gebelik depresyonunu etkileyen risk faktörleridir. Doğum sonrası depresyonun yaklaşık yüzde 50’sinin genetik faktörlerle münasebetinin olduğu ileri sürülmektedir. Doğum sonrası depresyon oranları hayli yüksek olmakla birlikte doğum sonrası depresyon sıklıkla atlanan ve tedavisiz kalan bir hastalıktır. Gebelik devri ve doğum sonrası periyotta yeterli bir ruhsal muayene ve emniyetli tarama sistemleri kullanılarak doğum sonrası depresyon saptanabilir.”
Halime Kol Uysal, doğum sonrası depresyonun, anneyi, bebeği ve tüm aileyi olumsuz tarafta etkileyebilen, bebeğin duygusal, toplumsal ve bilişsel gelişimi üzerinde olumsuz tesirleri olabilen bir rahatsızlık olduğunu belirterek, bu nedenle vaktinde uygun tedavi planlamasının çok değerli olduğunu vurguladı.
Detaylı ruhsal muayenenin akabinde depresyonun şiddeti ve bebeğin durumunun birlikte kıymetlendirilmesi gerektiğini söz eden Uysal, “Tedavide çeşitli antidepresan ilaç tedavileri, psikoterapiler, elektronvulsiv terapi üzere yollar kullanılabilmektedir. Şiddetli yaşanan depresyonlarda, bilhassa intihar riski kelam konusu ise, anneyi hastaneye yatırmak gerekebilmektedir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, bayanın ileriki hayatını da etkileyecek bipolar bozukluğun birinci atağı da olabilir. Bu nedenle doğum sonrası depresyon geçiren bayanlar psikiyatri uzmanı tarafından uzun müddetli olarak izlenmelidir. Unutmayalım memnun anne, keyifli bebektir.” sözlerini kullandı.
News
