Bilim Konseyi Üyesi Prof. Dr. Özlü: Pandemi bitti demek çok yanlış
Akciğer Sıhhati ve Ağır Bakım Derneği’nin (ASYOD) 16-19 Mart tarihleri ortasında Antalya’da gerçekleştirdiği Ulusal Akciğer Sıhhati Kongresi’ne (UASK 2022) Türkiye ve dünyadan yüzlerce göğüs hastalıkları uzmanı ve göğüs cerrahisi uzmanı katıldı. Covid-19 pandemisinin ikinci yılında koronavirüsün akciğerler üzerindeki tesirlerinin konuşulduğu bilimsel oturumların da yük kazandığı kongrede düzenlenen basın toplantısına Kongre Lideri Prof. Dr. M. Emin Akkoyunlu, ASYOD Lideri Prof. Dr. Erdoğan Çetinkaya, Kongre Bilimsel Komite Lideri Prof. Dr. Ersin Günay, Kongre Basın Bağlantıları Sorumlusu Prof. Dr. Hadice Selimoğlu Şen ile Sağlık Bakanlığı Bilim Heyeti Üyeleri Prof. Dr. Akın Kaya ile Prof. Dr. Tevfik Özlü katıldı.
“YAZ PERİYODUNDA RAHATA ERECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM”
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Konseyi Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Pandemi bitti mi, bitecek mi, artık soru bu artık. Lakin geldiğimiz noktada salgın bitti ya da bitiyor demek gerçekçi olmaz. Zira virüs hala sirkülasyonda, bulaşmaya ve öldürmeye devam ediyor. Dünyada her gün yaklaşık 1 milyondan fazla müspet hadise var hala. 4-5 bin civarında da mevt oluyor. Lakin şu an 2 yıl öncesine nazaran o kadar telaşlı değiliz. Hayatımızı geri aldık, kısıtlamalar kalktı. Zira çok şey değişti. Türkiye’de de dünyanın pek çok ülkesinde de kâfi seviyede olmasa da çok sayıda kişinin aşı yaptırdığını biliyoruz. Münasebetiyle hastalığı geçirenleri de dahil ederseniz ki Omicron’la bir arada bu sayı çok arttı, toplumda çok kıymetli ölçüde bir bağışıklık oluştuğuna inanıyorum ben. Bu bağışıklığın da hastalığın artık sıradanlaşmasına, toplum için bir tehdit olmaktan çıkmasına neden olduğunu görebiliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Özlü, “Şu anda pandemi büyük ölçüde denetim altına alındı. Artık hastalık çok hafif, ayakta geçiriliyor, birden fazla vakit ağır bakım takviyesi gerektirmiyor. Lakin bunun istisnaları da var. ‘Neden bu kadar kişi ölüyor hocam?’ diyorsunuz. İşte o istisnalar onlar. Kâfi doz aşılı olmayanlar, 65 yaş üstü olanlar, kronik hastalığı bulunanlar yahut bağışıklığı baskılanmış bireyler. Ferdi korunma önlemleri hala ehemmiyetini koruyor. Bu kazanılmış alışkanlıkların devam etmesi lazım. Yaz devrine çok daha düzgün bir formda ulaşacağımızı düşünüyorum havaların ısınmasıyla ve dış alanlara çıkmakla birlikte salgının suratını daha da keseceğine inanıyorum” diye konuştu.
“İNGİLTERE’DEKİ DALGA BİZİ DE ETKİLEYEBİLİR LAKİN KAYGILI DEĞİLİZ”
İngiltere’de süratle yaygınlaşan ve ülkede son günlerde yeniden olay sayılarının 85 binlere ulaşmasına neden olan Omicron’un alt varyantı BA.2 ile ilgili dertlere da değinen Prof. Dr. Özlü, Avrupa’da görülen yükselme dalgalarının genelde 3-4 hafta sonra Türkiye’ye yansıdığına işaret ederek, birebir artışın bizde görülebileceğini söyledi. Özlü, “Bu yeni alt varyantın daha bulaştırıcı olduğunu da biliyoruz. Ancak onun da ağır hastalık yapmadığı tarafında bilgiler geliyor. Türkiye’de şu anda Covid geçiren insanların büyük çoğunluğu test yaptırmıyor artık. Nezle oldum burnum akıyor diyip geçiştiriyor. Yani şu andaki sayıların bütün Kovid müspetleri yansıttığını düşünmüyorum. Lakin daha kıymetlisi bence artık hadise sayıları takip edilmesi gereken bir kriter olmaktan çıktı. Dünyada da Türkiye’de de günlük hadise sayıları üzerinden yorum yapmanın, bunları izlemenin salgın açısından pahasını yitirdiğini düşünüyorum. Burada temel olan şey, hasta sayıları olmalı. Yani artık ağır bakımdaki, hastanedeki hasta sayıları ve natürel kaybettiğimiz yurttaşlarımızın sayıları olmalı. Bu bilgilere baktığımızda da durumun güzel olduğunu görüyorsunuz. Omicron alışılmış ki hala öldürmeye devam ediyor ancak bu vefatlar yalnızca Omicron’a bağlanamaz. Temelde yatan başka hastalıkların katkısı da çok değerli” formunda konuştu.
“TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK SİYASETİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU SÖYLEDİK”
Prof. Özlü, kelamlarını şöyle noktaladı:
“İlk ortaya çıkan virüs bir sefer çok daha ağır, ölümcül seyreden bir virüstü. İkincisi de o periyotta bu hastalığı tedavi edemiyorduk, hastalığı tanımıyorduk ve ne yapacağımızı bilemiyorduk. Sağlık sistemleri buna karşı refleks verecek kapasiteye sahip değildi. Bu türlü bir durumda, bırakalım da beşerler bağışık olsun demek hiç mantıklı değildi, hakikat değildi. O vakit da biz bu sürü bağışıklığının, toplumsal bağışıklık siyasetinin yanlış olduğunu söyledik. Lakin geldiğimiz noktada Omicron artık sahiden çok hafif bir hastalık. Burada asıl, risk kümelerine yönelmemiz gerekiyor. Ayrıyeten, (aşı ya da hastalıkla) elde edilen bağışıklık kişiyi yüzde 100 korumasa da daha sonra ortaya çıkabilecek yeni bir varyanta karşı en azından kısmen gözetici oluyor. Dalgakıran vazifesi görüyor yani. Lakin tümüyle bir bağışıklıktan kelam edemeyiz o denli anlaşılmasın. Lakin bu ortaya çıkan toplumsal bağışıklığın, kısmen de olsa salgının denetim altına alınmasında faydalı olduğunu düşünüyorum.”
News