Et yemeyi sevse de hayvanlara olan sevgisi daha ağır bastığı için et yemeyi tercih etmeyen kişiler ya da yalnızca daha sağlıklı olduğu için hayvansal gıdalardan uzaklaşanlar için laboratuvar ortamında üretilen ve hiçbir şekilde hayvansal gıda içermediği iddia edilen yapay etler kulağa harika bir alternatif gibi geliyor olabilir. Ancak ortaya çıkan son bilgiler, işlerin aslında sanılandan oldukça farklı olduğunu gösteriyor.
Yapılan son araştırmalara göre hiçbir hayvansal gıda içermediği söylenerek hayvan severlerin vicdanını hedef alan; laboratuvarda üretilen et ürünleri, şok edici miktarda hayvan kanı içeriyor. Daha spesifik olmak gerekirse bu tür ürünlerde genellikle fetal sığır serumu (FBS) veya doğmamış inek fetüslerinden elde edilen kan kullanıldığı belirtiliyor.
Laboratuvar ortamında hayvan hücrelerinin büyümesine ve çoğaltılmasına yardımcı olmak için gereken hayati proteinleri içermesi açısından FBS, hayvanların katledilmesini gerektirmeden laboratuvarda lezzetli etlerin üretilmesi potansiyelini bulduruyor. Ancak gel gelelim ki FBS’nin, bazı sebepler yüzünden hedef pazarın tamamı tarafından kabul edilip edilmeyeceği bilinmiyor.
Bu gerçek de tabii olarak laboratuvarda yetiştirilen et şirketleri için çeşitli sorunlar sunuyor. İlk olarak FBS her şekilde bir hayvanın ölümünü gerektiriyor ki bu da FBS’nin pek de vegan dostu olmadığı, dolayısıyla da müşteri beklentilerini karşılamadığı anlamına geliyor.
İkinci örneğin ise FBS'nin son radde pahalı bir ürün olması olarak öne çıkıyor. FBS’nin litre başı fiyatının yaklaşık olarak 1.000 dolardan fazla olması, serumu kullanarak yapay et üreten şirketlerin sadece birbirleriyle rekabet edebilmek adına bile bu yapay etleri 200 bin dolardan satması gerektiğini gösteriyor.
İşte bu sebeplerden ötürü yapay et üreten şirketler, sorunu çözmek adına FBS’nin yerini alabilecek herhangi bir alternatif için çalışmalar yapıyor. Ancak görünen o ki bu çözümün de kendisine has bazı sorunları bulunuyor.
Biyoteknoloji firması Ginkgo Bioworks'te yaratıcı direktör olarak görev yapan sentetik biyolog Christina Agapakis bu konuya dair olarak, tamamen yeni bir tedarik zinciri oluşturulması gerektiğini belirterek, “Bunu mümkün kılmak için biyolojik üretim alanında birçok yeniliğin gerçekleşmesi gerekecek.” şeklinde kaydediyor.
Öte yandan et tüketiminin sera gazı emisyonlarının ardındaki itici güçlerden birisi olması sebebiyle büyük bir çoğunluk, yüksek maliyetine rağmen ete ticari olarak müsait bir alternatif yaratmanın, antropojenik iklim değişikliği nedeniyle dünyanın karşı karşıya olduğu varoluşsal sorunlar için oldukça önemli olduğuna inanıyor.
İLGİLİ HABER
Kaynak : https://futurism.com/the-byte/lab-grown-meat-blood
EKONOMİ
27 Nisan 2024SPOR HABERLERİ
27 Nisan 2024GÜNDEM
27 Nisan 2024EKONOMİ
27 Nisan 2024GÜNDEM
27 Nisan 2024GÜNDEM
27 Nisan 2024GÜNDEM
27 Nisan 2024